4 Aralık 2014 Perşembe

Telefonunuzu satmadan önce kesin bunları yapın


Gelişen teknolojiyle birlikte tablet ve telefon fiyatlarının gün geçtikçe ucuzlaması bizi elimizdeki cihazları yenileme konusunda teşvik ediyor. Herkes yenilerini almadan önce eskiyen teknolojik cihazlarını bu arada elden çıkarmaya çalışıyor.


telefon cep ile ilgili görsel sonucu




ÖNEMLİ UYARI

Cihazlarınızı satmadan önce bilgileri silme konusunda uzmanlar uyarıyor. Çünkü silme işlemini gerçekleştirirken bazı telefonlar, dosyalarınız yerine sadece dosya sistemini temizlediğinden bazı hackleme veya veri kurtarma araçları, fotoğraflarınızı ve fazlasını geri getirebilir.

VERİLERİ KALICI OLARAK SİLMEK İÇİN NE YAPMALI?

Bunun için ek bir araç kullanmanıza gerek yok. Stok Android'de Ayarlar > Güvenlik altında bulunan şifreleme seçeneğini kullanarak tüm cihazınızı şifreleyin. Bu seçenek, farklı markalı telefon ve cihazlarda farklı menülerde bulunabiliyor.
Şifreleme için kullandığınız PIN kodu ekarn kilidinden farklı olup parolayı sakın unutmayın. Şifreleme işleminden sonra Yedekleme ve sıfırlama menüsü altından fabrika ayarlarına döndür seçeneğini kullanarak telefonunuzu veya tabletinizi sıfırlayın. Artık verilerinizin yabancılar tarafından kurtarılamayacağından emin olabilirsiniz.

APPLE’DE DURUM FARKLI

iPhone ve iPad'lerde donanımsal şifreleme kullanıldığından, böyle bir önlem almanıza gerek yok.

Gençlerde "akıllı telefon bağımlılığı" tehlikesi

telefon bağımlılığı ile ilgili görsel sonucu

Türkiye Yeşilay Cemiyeti Başkanı Prof. Dr. İhsan Karaman, aşırı cep telefonu kullanan, onu elinden düşürmeyen gençlerin bağımlılık açısından riskli grup olabileceğini belirterek, "Kişinin teknoloji kullanımı üzerinde kontrolünün kaybolması ve teknolojiyi ölçüsüz kullanması fiziksel ve psikolojik çok ciddi zararlara yol açabilir" dedi.
Karaman yaptığı açıklamada, her türlü kötü alışkanlık ve bağımlılıkla mücadele için kurulmuş bir yapı olduklarını belirterek, bugüne kadar daha çok sigara, alkol ve uyuşturucu konusunda önleme, eğitim, bilinçlendirme, farkındalık faaliyetleri yürüttüklerini söyledi.
Bütün zararlı alışkanlıklardan halkın ve özellikle gençlerin korunması için yaptığı çalışmalarla kamuya hizmet veren bir kurum olduklarını anımsatan Karaman, teknoloji bağımlılığının da önüne geçilmesi gereken bir risk olduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:
"Akıllı cep telefonları günlük hayatta yaygın olarak kullanılması ve birçok işe yaramasına karşın birtakım problemleri de beraberinde getirmektedir. Türkiye’de yaklaşık 25 milyon kişi cep telefonundan internet kullanmaktadır. Burada özellikle gençlerin akıllı telefon bağımlısı haline geldiği görüyoruz. Bireylerin bir kısmı cep telefonu kullanımını ihtiyaçları doğrultusunda sınırlayabilirken maalesef gençlerin çoğu telefon kullanımını sınırlayıp kontrol edemiyor. Sinemada, aile veya arkadaş ortamında hatta tuvalet ve banyoda dahi telefon kullanıyor, kullanmayınca da kendini rahatsız, eksik, tedirgin hissediyor. Telefonu özellikle sosyal paylaşım siteleri ve mesaj atmak için kullanan gençler, bunları yapmasalar dahi ellerinde ya da yanlarında dursun istiyor. Aşırı cep telefonu kullanan, elinden düşürmeyen gençlerin bağımlılık açısından riskli grup olduğunu söyleyebiliriz. Kişinin teknoloji kullanımı üzerinde kontrolünün kaybolması ve teknolojiyi ölçüsüz kullanması fiziksel ve psikolojik çok ciddi zararlara yol açabilir"
telefon bağımlılığı ile ilgili görsel sonucu

SİZ DE BAĞIMLI MISINIZ?

Prof. Dr. Karaman, kişinin cep telefonu ya da internet bağımlısı olup olmadığını davranışlarının iş hayatını, aile yaşantısını ve hedeflerini etkileyip etkilemediğine, kötü sonuçlara yol açıp açmadığına bakarak anlayabileceğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Sabah uykudan kalktığınızda tuvalete gitmeden, yüzünüzü yıkamadan, yaptığınız ilk iş akıllı telefonunuza bakmak veya yatağa gitmeden önce yaptığınız son iş mesajlarınızı kontrol etmekse bağımlılığa yakınsınız demektir. Aynı şekilde yürüyüşte, sinemada, derste, arkadaş ortamında, tuvalette telefonunuza bakamadığınızda, elinizde olmadığında kendinizi tedirgin veya eksik hissettiğinizi düşünüyorsanız siz de bağımlısınızdır. Akıllı telefon bağımlılığının sonuçları, madde bağımlılığının sonuçları kadar kötü olabilmektedir. Çünkü önce sizi ailenizden, arkadaşlarınızdan, sosyal ve kültürel faaliyetlerinizden uzaklaştıracak, sonra kişiler arası veya kendinizle olan ilişkinizdeki başarısızlıktan dolayı depresyon, aşırı hassaslık, düşük öz saygı, suçluluk, umutsuzluk gibi davranışlar ortaya çıkacaktır."


telefon bağımlılığı ile ilgili görsel sonucu



BEDENE YANSIYAN ETKİLERİ DE VAR

Teknoloji bağımlılığının ruhsal boyutları kadar bedene yansıyan etkilerinin de olabildiğine dikkati çeken Karaman, şu ifadeleri kullandı:
"Mesela saatlerce telefonun ekranına bakmaktan gözleriniz yanmaya başlamışsa, başınızı eğri tutarak konuştuğunuzda boynunuz ağrıyor, tutuluyorsa artık bedeniniz de size bağımlılık alarmları veriyor demektir. Bunları aşmak için kendinize belli sınırlar koyup ona uymaya çalışabilirsiniz. Örneğin, ‘işimi gücümü halledeceğim sonra maillerime bakacağım’ deyip koyduğunuz bu kurala uyabilirsiniz. Türkiye Yeşilay Cemiyeti olarak toplumsal hayatımızın ve sağlıklı aile yapımızın, akıl ve beden sağlığı yerinde nesiller eliyle yarınlara taşınması için gösterdiğimiz gayret kapsamında ‘teknoloji hayatımızda mutlaka olmak zorunda ve olmalı ama bunun sınırını iyi belirlemeliyiz, yoksa bu da bir bağımlılıktır, bağlan ama bağımlı olma’ diyoruz."

telefon bağımlılığı ile ilgili görsel sonucu


 

20 Kasım 2014 Perşembe

Kuyruklu yıldızda yaşam izi!

Kuyruklu yıldıza inen Philae keşif aracı, buzul gök cisminde organik molekül izine rastladı.


Uzaycılık tarihinin en zorlu projelerinden biri olan Rosetta’ya bağlı Philae kondusu, 10 yıllık yolculuğun ardından 67P/Churyumov-Gerasimenko kuyruklu yıldız üzerine indi. Avrupa Uzay Ajansı (ESA) tarafından yürütülen projede, ilk 57 saatte toplanabilen bulgular üzerinde karbon ve hidrojen gibi organik moleküllerin tespit edildiği açıklandı. Evren ve Dünya’nın oluşumu hakkındaki soruları cevaplaması beklenen bulgular hakkında açıklama yapan Philae görevi bilim direktörü Ekkehard Kurt, “Sadece doğrudan temasla elde edilebilecek çok önemli bilgilere ulaştık. Yüzeye ait özellikler geçmişte düşündüklerimizden farklılıklar gösteriyor” dedi. Karbon içeren organik moleküller, Dünya’daki canlı türlerinin temelinde yatıyor. Elde edilen bulgular, geçmişte kuyrukluyıldızlarda tespit edilen metan gibi basit organik moleküllere de işaret edebilir.





kaynak:http://www.gazetevatan.com/kuyruklu-yildizda-yasam-izi--698726-dunya/

11 Kasım 2014 Salı

Elektrikli otomobil geliştirilecek Tunceli'de

Tunceli ve Fırat üniversitelerinden öğretim üyeleri ve öğrencilerin hazırladığı "Ters Relüktans Motorlu, Elektrikli Otomobilin Tasarımı, İmalatı ve Kontrolü" projesi, TÜBİTAK tarafından onaylandı.
Tunceli'de elektrikli otomobil geliştirilecekSürüş güvenliği sağlanan bir elektrikli otomobil prototipi tasarlanıp üretilmesinin amaçlandığı projede, iki üniversiteden, farklı mühendislik alanlarından 7 öğretim üyesi ve yüksek lisans ve doktora yapan 7 öğrenci görev alıyor.

Tunceli Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Zeki Omaç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hazırladıkları projeyle, tamamen yerli elektrikli otomobil hedefinin gerçekleştirilmesine katkı sağlayacak araştırmalar yapılacağını söyledi.

Gelişen teknolojilere yatırım yapılması gerektiğini belirten Omaç, "Hem ilimizi hem ülkemizi ileri taşımamız lazım. Bu, ciddi bir projedir. TÜBİTAK'ın da buna destek vermesi çok isabetli ve yerinde. Tunceli Üniversitesinin de böyle bir projede yer alması çok önemli. Dört yıllık geçmişi olan bir üniversite böyle çalışmalar yapıyor. Bunun üniversite açısından çok prestij getirecek bir çalışma olduğunu söyleyebilirim" diye konuştu.

Bilgisayar Mühendisliği Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Eyyüp Öksüztepe ise Tunceli'nin isminin güzel projelerle duyurulması gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Yaklaşık bir yıldır üzerinde çalıştığımız, tamamen beyinde bitirmiş olduğumuz proje TÜBİTAK tarafından desteklendi. Elbette yeni bir üniversitenin bu şekilde bir projeye imza atmasını son derece büyük bir başarı olarak görüyoruz. Bu, öğretim üyelerinin başarısı, aynı zamanda Tunceli Üniversitesinin de başarısıdır. Üniversitemizin adının böyle güzel çalışmalarla duyurulması bizim gurur kaynağımız olur." 

Tunceli'nin sanayi bakımından geri kalmış bir il olduğuna dikkati çeken Öksüztepe, "Yıllarca bu bölgeden beyin göçü olmuş. Bir ile üniversitenin kurulması elbette ki o bölgeyi her bakımdan geliştirecektir. Tüm Türkiye genelinde Tunceli'nin kötü şeylerle anılması, buraya gelebilecek yetenekli insanların da ürkmesine sebep oluyor. Aslında bizim Tunceli'yi daha çok bu tür çalışmalarla duyurmamız gerekir" ifadelerini kullandı.

TÜBİTAK tarafından Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı kapsamında desteklenen ve yaklaşık 1 milyon lira bütçeli proje kapsamında, "akıllı aracın" 24 ayda tasarlanıp imal edilmesi ve "Ters Relüktans Motorlu, Elektrikli Otomobilin Tasarımı, İmalatı ve Kontrolü" projesinin 24 ayda bitirilmesi ve 6 ay da test edilmesi planlanıyor.
kaynak:http://www.sabah.com.tr/ekonomi/2013/04/28/tuncelide-elektrikli-otomobil-gelistirilecek

1 Kasım 2014 Cumartesi

windows 7 artık yok

Microsoft, işletim sistemi Windows 7’nin satışına son verme kararı aldı. ABD merkezli teknoloji devi Microsoft'un bilgisayar ve laptoplar için geliştirdiği işletim sistemi miladını doldurdu. Ntvmsnbc'deki habere göre, bugünden sonra kullanıcılar Windows 7'yi bilgisayarlarına yükleyemeyecek.
Geçtiğimiz ay Windows'un yeni sürümü Windows 10 'u tanıtan Microsoft, bu ürünü henüz piyasaya sürmedi. Bu yüzden bir süre boyunca yeni bilgisayar alan kullanıcılar, Microsoft'un en sevilmeyen işletim sistemi olarak görülen Window 8 ile yetinmek durumunda kalacak. Microsoft, geçtiğimiz haftalarda. yeni Windows'un deneme sürümü olan Windows 10 Technical Preview'ı kullanıcılarının beğenisine sunmuştu.

600 MİLYON BİLGİSAYARDA VAR 

Şirket hala test aşamasında olduğunu açıkladığı Windows 10 'u kullanıcılarının katkılarıyla daha iyi bir platform haline getirmeyi planlıyor. Windows 10'un 2015'te satışa sunulması bekleniyor. 2014 itibariyle dünya genelinde yaklaşık 600 milyon bilgisayarda Windows 7 yüklü olduğu tahmin ediliyor.




kaynak:http://ekonomi.haberturk.com/teknoloji/haber/1005291-yok-artik-microsoft

8 Ekim 2014 Çarşamba

Mercedes-Benz’den Geleceğin Tırı

Mercedes-Benz, sürücüsüz araç alanında rekabete duyarsız kalmayarak 2025 yılında piyasaya sürmeyi planladığı tırın tanıtımını yayınladı. Future Truck 2025 adını verdiği proje kapsamında üretilecek tırın en büyük özelliği Highway Pilot (Otoban Pilotu) adı verilen sistemle istendiği zaman belirli yollarda sürücüsüz olarak yola devam edebilmesi. Mercedes bu sistem sayesinde şoför hatalarından dolayı meydana gelen büyük çaplı trafik kazalarını büyük ölçüde önlemeyi planlıyor.


kaynak:http://muhendisonline.net/mercedes-benzden-gelecegin-tiri.html

7 Ekim 2014 Salı

500 BİN DOLAR ÖDÜLLÜ KİTAP!

 Konuya ilişkin yapılan açıklamaya göre, Pena Yayınları'ndan çıkacak kitabın okuyucuları, bulmacayı çözüp 500 bin dolar değerindeki altını kazanmak için yarışacak


Sinema, bilgisayar oyunu, sosyal ağlar, bir dizi hikaye ve sayısız interaktif uygulamayı kapsayan yapısıyla dünyada şimdiye kadar yapılmış en kapsamlı kitap projesi olduğu belirtilen Endgame'in oyun platformu Google tarafından hayata geçilirken, filmin çekimini ise 20th Century Fox üstlenecek.

ABD'li yazar James Frey'in üç kitaplık dizisinin ilk romanı olan Endgame, 38 ülkeyle aynı anda yayımlanacak.

Genç yetişkinleri hedefleyen dizi, dünyanın sonunu getirecek felaketlerin başlamasıyla 12 kadim uygarlığın temsilcisi olan 12 özel gencin, dünyanın ve kendi ırklarının kurtuluşu olan 3 anahtarı arama mücadelesini anlatıyor.

Türkiye'deki ismiyle "Endgame: Çağrı", bir maç sırasında Fenerbahçe Stadı'na düşen bir meteorla başlıyor ve bu, dünyanın sonunu getirecek felaketlerin ilki oluyor. Doğduklarından beri dünyayı kurtarmak için yetiştirilen, farklı niteliklere ve güçlere sahip 13-20 yaş arası gençler, bu işaretin ardından 3 anahtarı bulmak için amansız bir mücadeleye girişiyor.

Romanın satırlarında gizli ipuçlarını bulan ve şifreleri çözen okuyucular, dünyanın herhangi bir yerinde saklanan anahtarla, Las Vegas'taki bir otelin lobisinde duran ve içinde 500 bin dolar değerinde altın bulunan kasayı açma şansına sahip olacak. İkinci kitap 1 milyon dolar, üçüncü kitap 1,5 milyon dolar, toplamda ise 3 milyon dolar değerinde altın kazanma fırsatı sunulacak.

Açıklamada görüşlerine yer verilen James Frey, birçok platformda var olacak bir proje şeklinde tasarlanan kitabın, roman ve hikaye kitabının yanı sıra bilgisayar oyunları, sinema filmi, sosyal ağlar ve e-kitapları kapsayacağını ifade etti.

Kitap, Uğur Mehter tarafından Türkçe'ye çevrildi

kaynak:http://www.mansettv.com/haber/500-bin-dolar-odullu-kitap-144837.html

6 Temmuz 2014 Pazar

kahramanmaras Türkiye taekwondo sampiyonasi tunceli üniversitesi

Kahramanmaraş ilinde düzenlenen 27-29 Nisan 2014 tarihinde Üniversiteler arası Türkiye Taekwondo Şampiyonası Üniversitemizi temsilen 2 sporcuyla katıldık.

Siklet değişikliği yapmak zorunda kaldığımız turnuvada 68 kg'de Yıldırım EVMEZ 2. turda elendi ve 16. oldu, +87 kg'de Tarık YAMAN çeyrek final müsabakası yapmış ve 7. olmuştur.

16 Haziran 2014 Pazartesi

Bu öz güven nereden geliyor billmiyorum valla

santranç kim tarafından bulundu

Satranç insanoğlunun şimdiye kadar bulmuş olduğu en karmaşık oyundur desek abartmış olmayız. Satrançtaki olası hamle kombinasyonu sayısının, evrendeki yıldız sayısından fazla olduğu söylenir. Öğrenmesi kolay bir oyundur satranç, ama hakkıyla oynama becerisi yaklaşık bir yıllık tecrübe ve pratikle elde edilebilir. Peki kim buldu?
Satrançı icat edenin kim olduğuna cevap vermek için tarihsel gelişimine göz atmakta fayda var. Satranç’ın eski formu altıncı yüzyılda Hindistan’da ÇATURANGA adıyla ortaya çıkmıştır. Satrançı icat edenlerin Hintliler olduğunu düşünebiliriz fakat satranç’ın bu erken formunun günümüzde oynanan satranç ile birbirine yakın olduğunu söylemek zordur. Aslında, satranç’ın erken formu dört oyuncu tarafından oynanmaktaydı. Bu erken formun, modern satranç’ın atası olarak adlandırılmasının nedeni ise oyunda kullanılan taş ve hamlelerin benzerliğidir.
Hindistan’dan çıkan satranç prototipi günümüz İran’ı olan Pers imparatorluğuna ulaşmıştır. Oyunu bugün oynanan haline, oyunda yaptıkları modifiyelerle  yaklaştıran ve satrançtaki Şah, Mat, Vezir, Fil gibi terimleri ilk bulan Perslerdir. Persler oyunda yaptıkları değişiklikler ve oyunun Avrupa’ya ulaşmasında bir kilometre taşı olmuşlardır.
Onüçüncü yüzyılda, satranç Avrupa kıtasında bir firma’nın katkıları ile popüler oldu. Modern satranç’ın kurallarından biri olan piyonun satranç tahtasında en sona ulaştığında Vezir olması kuralı İspanya’da, yine modern satranç kurallarının bir çoğu İtalya’da oluşturuldu.
Dolayısıyla, İtalyan ve İspanyolların satrançı icat edenlerden biri olduğunu söyleyebiliriz.
Karmaşık, zevkli ve zeka geliştiren bir oyun olan Satranç’ın bu kadar büyük bir oyun olmasında, doğudan batıya bir çok ülkenin insanlarının icadına katkısı olması önemli bir gerçektir.

12 Haziran 2014 Perşembe

Tunceli Valiliği'ne atanan İzmit Kaymakamı Osman Kaymak, görevine başladı.

Son Valiler kararnamesi ile Hakan Yusuf Güner'in Afyon Valiliği'ne atanmasıyla boşalan Tunceli Valiliği'ne atanan İzmit Kaymakamı Osman Kaymak, görevine başladı.

İzmit Kaymakamı iken Tunceli Valiliği'ne atanan Osman Kaymak'ı valilik bahçesinde düzenlenen törenle, Emniyet Müdürü Fahrettin Şen, İl Jandarma Komutanı Albay Yurdakul Akkuş, daire müdürleri ve vatandaşlar törenle karşıladı. Kendisini karşılayanlar ile tek tek tokalaşarak tanışan Vali Kaymak, daha sonra makamına çıkarak gazetecilerin sorularını yanıtladı. 24 yıllık idareci olduğunu belirten Vali Kaymak, "Bugün itibari ile TunceliValiliğime başlamış bulunuyorum. Tunceli için hayırlı olmasını diliyorum. 24 yıldır Anadolu'nun çeşitli il ve ilçelerinde vali yardımcılığı ve kaymakamlık yapıyorum. Bölge insanıyım bende Bayburtlu'yum bölgeyi iyi biliyorum. Daha önce Elazığ ve Malatya'da idarecilik yaptım. Tunceli'nin sorunlarını çözme yolunda çaba içinde olacağım. Benim amacım eğitimde Türkiye'de örnek bir Kent olan Tunceli'yi daha yukarılara çekmek ve halkın sorunlarını en kısa sürede çözmek, halk ile bütünlük içinde demokratik bir anlayışla, birlik, beraberlik içinde sorunlara çözüm bulmak, benim temel felsefem ve ilkemdir" dedi. - Tunceli
kaynak: http://www.haberler.com/tunceli-nin-yeni-valisi-gorevine-basladi-6143460-haberi/

Akdeniz Üniversitesinde %100 Yerli Esnek Cam Üretildi


Akdeniz Üniversitesinde Esnek, Katlanabilir Cam... paylaşan: haberler

Akdeniz Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Arpaç önderliğindeki ekip, yaklaşık 1 yıl süren çalışmalar sonunda esnek katlanabilir cam üretti. Cep telefonu ve televizyon ekranlarıyla, bilgisayar monitörlerinde kullanılabilecek esnek katlanabilir cam için Alman Patent Dairesi’ne başvuru yapıldı.
Mevcut teknolojiyle son zamanlardaki televizyon ekranlarının hafif esnetildiğini belirten Prof. Dr. Arpaç, fazla esnetilme durumunda camın kırıldığını söyledi. Kendi geliştirdikleri sistemde ise 1- 2 mikron kalınlığındaki cam filmi folyo üzerine uyguladıklarını, folyonun camın oksijen ve nem geçirgenliğini sıfıra indirdiğini, bunu OLED (Organik Işık Yayan Diyot) yüzeye uygulayıp rulo hale getirilebilen cam elde ettiklerini açıkladı.
İstenildiği kadar esnetilse bile kırılma riski olmayan bu ürünün son dönemdeki elektronik cihazlarda rahatlıkla kullanılabileceğini kaydeden Prof. Dr. Arpaç, 3 Japon firmasıyla da görüşmelere başladıklarını söyledi. Prof. Dr. Arpaç, “Polimer yüzeyin oksijen ve nem geçirgenliğini sıfıra indirgediğimiz için bu camı televizyon ekranında ya da cep telefonu ekranında uygulayarak katlanabilir bir ekran yapabiliyorsunuz. Bu çok ileri teknolojiyle yapılan bir çalışma. Şu an elde ettiğimiz folyonun başlangıcı 1 santimetre ile başladı. Yavaş yavaş büyüttük, bugün A4 formatında bir ekran oluşturabiliyoruz. Şimdi bunun laboratuvar düzeyinden çıkıp fabrika düzeyine sokulması lazım” dedi.
Dünyada bazı şirketlerin cam film çekmeye çalıştıklarını aktaran Prof. Dr. Arpaç, “Onların prototipinde esneme belli bir sınıra kadar olmakta. Bir ARGE çalışmasının pratiğe dönüştürülmesi 5 yıllık bir süreçtir. 5 yıl sonra ancak bunun fabrika düzeyinde üretimine geçme şansımız olabilir. Ama bizim arzumuz 1 yıl sonra geçmek. Ancak 5 yıl içinde geçilebileceği daha realist olarak görülüyor” dedi.
Bu çalışmayla ilgili Alman Patent Dairesi’ne başvurduklarını da aktaran Prof. Dr. Arpaç, “Almanya’dan başlamak üzere diğer patentleri de alacağız. Genellikle bu tür ürünlerin müşterileri yabancı firmalar oluyor. Biz yerli bir firmayla çalışmak isteriz” dedi.
Kaynak: TRT Haber

19 Mayıs 2014 Pazartesi

Jüpiter’in Lekesi Küçülüyor!!


Jüpiter’in markası haline gelmiş Büyük Kırmızı Leke’nin küçülmeye başladığı belirlendi. Lekenin içindeki oval şeklin noktasal boyuta doğru küçüldüğü görüldü. Aslında 1930’lardan bu yana küçülme olduğu söyleniyordu ancak NASA/ESA Hubble Uzay Teleskopu bu küçülmenin her zamankinden daha farklı olduğunu gösterdi.


Jüpiter’deki Büyük Kırmızı Leke atmosferdeki bir çalkantıyla ya da yüksek basınç nedeniyle oluşmuş dev bir fırtınanın varlığını gösteriyor [1]. Sarı, turuncu ve beyaz katmanlarıyla dev gezegenin gözü gibi görünen lekede, saatte yüzlerce kilometre gibi muazzam hıza ulaşan rüzgârlar hâkimdir.
1800’lerden [2] bu yana dikkatle izlenen leke o sıralarda üç Dünya’nın yan yana sıralanacağı kadar geniş olup 41.000 kilometre uzunluğa sahipti. 1979 ve 1980 yıllarında NASA’nın Gezgin (Voyager) görevleri lekenin 23.335 kilometreye kadar küçüldüğünü hesaplamıştı. Hubble yeni görüntüler eşliğinde lekenin küçülmeye devam ettiğini gösterdi.
NASA’nın Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nden Amy Simon: “Yeni Hubble gözlemleri lekenin 16.500 kilometre çapına yani, şimdiye kadar ölçülen en küçük çapa ulaştığını gösteriyor” diyor.

Hubble’ın Geniş Alan Kamerası 2 ve 3 ile sırayla 1995, 2009 ve 2014 yıllarına göre elde edilmiş görüntülerde de lekenin küçüldüğü görülüyor. (NASA, ESA, and A. Simon (Goddard Space Flight Center))
2012 yılında başlayan amatör gözlemler lekenin küçülme hızında gözle görülür bir artış olduğunu ortaya koymuştu. Buna göre leke her yıl 1000 kilometre kadar küçülüyordu. Bu küçülmenin nedeni ise henüz bilinmiyor.
“Gözlemlerimize göre fırtınanın içerisindeki küçük girdapları beslediği açıktır. Biz Büyük Kırmızı Lekenin iç dinamiklerinin değişime uğradığını ve bunun da hızında değişime neden olduğunu sanıyoruz” diyor.
Simon ve ekibi şimdi bu küçük girdapların dev fırtınanın momentumunu nasıl etkilediğini anlamaya çalışıyor.
Jüpiter’in bu yeni görüntüsü Hubble’ın Geniş Alan Kamerası 3 ile 21 Nisan 2014 tarihinde alındı.
Notlar
[1]Büyük Kırımızı Leke bir yüksek basınç sonucunda oluşmuş dev bir fırtınadır. Bu leke Jüpiter’in Güney yarımküresinde olup saatin tersi yönde dönmektedir.
[2]Büyük Kırmızı Leke 1800’lerden önce de farkedilmiş ve kayda alınmış olabilir. Bazı gökbilimciler Büyük Kırmızı Leke’nin kalıcı olduğunu sanmıyor. Ancak bu lekenin 1600’lü yıllarda da görüldüğüne ilişkin çeşitli ipuçları bulunuyor.

En büyük dinazor bulundu

Arjantin'de dünyanın en büyük dinozorunun kemikleri bulundu. Dinozorun, 7 katlı bir apartman yükseliğinde olduğu tahmin ediliyor.

Arjantin'de dünyanın en büyük dinozorunun kemikleri bulundu. Ağırlığının tam 77 ton olduğu tahmin ediliyor.
Kemiklerinin bulunduğu yerse Arjantin'in Patagonya bölgesi. Bilim insanlarına göre kemikler, dünyanın bugüne kadar bilinen en büyük dinozoruna ait.
toplam 14 fil ağırlığında olan dinozorun boyu da tam 20 metreyi buluyor. yani boyu, 7 katlı bir apartmanın yüksekliğine ulaşıyor. Başı ve kuyruğu arasındaki uzunluğuysa tam 40 metre.
Devasa dinozorun Patagonya ormanlarında yaklaşık 100 milyon önce yaşadığı tahmin ediliyor.
Çölde bir çiftinin farketmesiyle bulunan dinozora şimdi bilimsel bir isim aranıyor.

8 Mayıs 2014 Perşembe

NASA, Mars’ta bitki yetiştirme hazırlığı yapıyor.

NASA bir süredir testlerine devam ettiği Vegetable Production System/Bitki Üretim Sistemi’ni Mars’a taşımayı Kısaca VEGGIE adını verdiği programla uzayda bitki yetiştirmenin teknik olarak mümkün olduğunu kanıtlayan NASA Uluslararası Uzay İstasyonu’nda yaptığı denemelerin ardından yeni hedefinin Mars’ta üretim yapmak olduğunu açıkladı.

NASA, Vegetable Production System
Curiosity aracının sağladığı veriler ışığında Mars’a gönderilecek yeni araç Mars ikliminde hayatta kalabileceğini düşündüğü birçok tohumu da beraberinde götürecek. Mars yüzeyindeki yüksek radyasyona rağmen hayatta kalabileceğini düşündüğü birkaç çiçek türünün yetiştirilip yetiştirilemeyeceğini deneyecek olan NASA bu işlem için özel bir robot geliştiriyor.
mpx
2021 yılında hayata geçirilmesi planlanan Mars Plant Experiment (MPX) için Arabidosis adı verilen bir çiçeğin tohumları kullanılacak. Gezegenin şu anki ekosistemi tam olarak çözülemediğinde direkt Mars toprağı yerine özel bir bölmeye ekilecek olan Arabidosis tohumları geliştirilen özel robotlar aracılığıyla büyütülmeye çalışılacak.

c++ dersleri ders 1

4 Mayıs 2014 Pazar

Servet Tazegül Avrupa Şampiyonu Oldu

Milli sporcu Tazegül, Avrupa Tekvando Şampiyonası'nda altın madalya kazandı.



Avrupa Tekvando Şampiyonası'da, milli sporcu Servet Tazegül, 68 kiloda birinciliği kazandı.
Azerbaycan'ın başkenti Bakü'deki Serhedçi Spor Merkezi'nde, 47 ülkeden 363 sporcunun katılımıyla düzenlenen turnuvanın dördüncü gününde erkeklerde 68 ve 74, kadınlarda ise 53 ve 67 kilo müsabakaları yapıldı.
Erkekler 68 kiloda tatamiye çıkan Servet Tazegül, ilk maçında Bulgar Vladimir Dalakliev'i 8-7 mağlup etti.
Tazegül, ikinci karşılaşmada İspanyalı rakibi Daniel Quesada Barrera'yı 8-7 yenerek, yarı finale çıktı.
Tazegül, Moldovalı rakibi Vladislav Arventii ile çıktığı yarı final maçında 21-23 geride olmasına rağmen, rakibi 10 ihtar aldığı için hükmen galip gelerek finale yükseldi.
Tazegül, finalde Rus rakibi Aleksey Denisenko ile 10-10 berabere kaldığı maçı, "Altın vuruş"la kazanarak Avrupa şampiyonu oldu.

1 Mayıs 2014 Perşembe

Örümcek Ağının Yapısında Ne Vardır?

Örümcekler günümüz teknolojisinin bile çözemediği inanılmaz canlılardır. Örümcek ağının çok özel nitelikleri olan sağlamlık ve esneklik bugüne kadar taklit edilemedi. Aynı çaptaki bir çelik telden iki kat daha güçlü olan bu doku ne kadar çekilirse çekilsin orjinal durumuna dönecek kadar esnektir.


Örümcek ağları kendine yüksek hızla çarpan nesneleri yırtılmadan esneyerek frenler. Tekrar gerisin geriye yaylanmadığından nesne ters yöne fırlamaz, yapışır kalır. Örümcek ağının esneme kapasitesi bugün yapay olarak üretilmiş en iyi telin neredeyse dört katıdır.

Bu maddeyi yapay olarak elde etmeyi hala başaramayan bilim insanlarının örümcek çiftliği kurup, örümcekleri sağarak, ipliklerini aldıklarını biliyor muydunuz? Yaklaşık 2.5 santimetre boyundaki bu örümceklerden günde hayvan başına 320 metre (yaklaşık 3-5 gram) iplik elde ediliyor ve bu iplikler ABD ordusuna kurşun geçirmez yelek yapmada kullanılıyor.

Dünyada 34 bin örümcek cinsi tepit edilmiştir. Yani her cins örümcek farklı özellikler taşır. Örümceklerin hepsinde zehir bezleri vardır, ama karadul örümceği, kahverengi örümcek gibi çok az türü insana zarar verebilir. Dünyanın en büyük örümceği ise Güney Amerika'nın kuzey kısmında yaşayan “Goliath Trantula” isimli dev örümcektir. Erkeğinin bacağının boyu 25 santimetreyi bulur. Kurbağaları, kertenkeleleri, fareleri ve hatta küçük yılanları yakalayıp yiyecek kadar güçlüdür.

Örümcekler, diğer böceklerden farklı olarak sekiz bacağa ve sekiz göze sahiptirler. Büyüme safhasında bir bacak kırılırsa yerine yenisi gelebilir. Vücutları iki parça olup arka kısmındaki bezlerden ağ üretimi başlar, buradaki çok ince deliklerden sıvı ve damlalar halinde verilen ağ malzemesi dışarı çıkar çıkmaz donar.

Örümcek ağının her tarafı yapıştırıcı değildir. Kurban ağa yakalanınca yapışkan kısmı bildiklerinden kendileri de ağa yakalanmadan onun yanına kadar giderler. Örümcek ağını amacına göre farklı şekillerde örer. Ağdaki ipliklerin de cinsleri yerlerine göre farklıdır. Yumurtaların sarmalanması için ürettiği yumuşak iplik onu aynı zamanda bir uçurtma gibi uçurabilir. Ağın ana yapısı, dairesel kısımları, avı yakalayacak kısmı için elastikiyetleri ve sağlamlıkları farklı ipler üretir.

Örümceklerin birçok türünde erkeğine göre 4 - 5 kat büyük olan dişinin çiftleştikten sonra erkeğini yediği doğrudur. Ancak bu erkeklerin bir gecelik zevk uğruna katlandıkları bir sonuç değil, kendi nesillerini devam ettirebilmek, kendi evlatlarını üretebilmek için kendilerini dişiye kurban etmeleridir.

3 Mart 2014 Pazartesi

Algoritma ve Programlama temelleri

Programlamanın temelleri: dizi, karar yapısı, tekrarlı işlem, sözdizimi, derleme, hata ayıklama ve bakım, yordamlar, parametreler, diziler, arama ve sıralama algoritmaları, sıradüzensel yapısal tasarım ve biçem’dir.

Programlama yapacağımız derleyicimiz “Microsoft Visual Studio 2013″ tür. Ve kullanıcağımız dil C++ ‘dır.
Bu ders Bilgisayar Mühendisliği #2 ‘nin ve Bilişim Sistemleri Mühendisliği #1′in zorunlu bir dersidir.
Gördüğüm eğitimden dolayı ingilizce olarak kendimi daha iyi ifade edebiliceğimi düşündüğüm için ders işleyişini İngilizce yapmak istiyorum ve aynı zamanda anlamadığınız yerleri yorum kısmında dile getirirdiğiniz takdirde en kısa sürede dönüş yapacağım.
Öncelikle  Algoritmadan Giriş Yapalım
Programlama dillerinde bir program yazarken yapilan her isleme komut ve bu komutlarin bütününe de programin kodu denilir. Yani biz bir programi kodlariz. Ancak bu kodlari belirli sirada ve düzende vermek zorundayiz. Yoksa pek de akilli olmayan bilgisayarimiz bunlari kendine göre siraya koyamaz. Biz ona hangi islemi ne zaman yapacagini söyleriz. Gerekirse bazi komutlari hiç isleme sokmamasini, bir komutu birden çok defa icra etmesini ya da belirli sartlarda ne yapmasi gerektigini bilgisayara anlatmak için bir düzen içinde kodlarimizi yazmaliyiz. Iste bu düzene programin akisi ve bu akisin tamamina da programin algoritmasi denilir.
algoritma
Çok akilli bir robot düsünelim. Bu robot sesle çalissin. O zaman her sözümüz robot için bir komuttur. Robota egil dersek egilir. Bu onun için bir komuttur. Ancak robottan yerdeki kalemi size vermesini isteyecekseniz belki birden fazla komut kullanmak zorundasiniz. Mesela bu örnek için robota 4 tane komutu söyle verebilirsiniz:
Egil.
Kalemi al.
Ayaga kalk.
Kalemi bana ver.
Bu seklide verdiginiz 4 komutun tümüne birden program diyebiliriz. Mesela bu robotun programlanabilir özelligi de olsun. Siz bu robota bu 4 komutu birden ögretip de bundan sonra her “kalemi ver” dediginizde bu isi yapmasini saglayabilirsiniz. Bundan robot, sonra siz “kalemi ver” komutunu söyleyince hemen daha önceki programi çalistirir ve bu 4 islemi yaparak sonuçta kalemi size verir. Peki programdaki 3. satirla 2. satiri yer degistirirseniz robot ne yapar. Egilir kalkar ve kalemi almaya çalisir ama kalem yerde oldugundan alamaz ve komutunuz dogru çalismaz. Dogru çalismasi için yukardaki sirada verilmelidir. Iste bu robotunuzun kalem verme algoritmasidir.
Daha anlasilir ve günlük hayatta çok kullandigimiz bir örnek verelim. Mesela kis ayindayiz ve evden disari çikacagiz. Pencereden bakiyoruz. Hava yagmurluysa semsiyemizi alalim, degilse almayalim ve disari çikalim. Bu isin algoritmasini örnegin 2 yolla kurabiliriz. 1.’si:
Pencereden disari bak.
Eger hava yagmurluysa semsiyeni al.
Disari çik.
Bir kisiye bu üç komutu verirseniz hemen pencereden disari bakar ve eger hava yagmurluysa semsiyesini alir ve sonra disari çikar. Dikkat ettiyseniz “Eger hava yagmurlu degilse” gibi bir sart yok. Zaten 2. sart yanlissa 3. adima geçeceginden semsiyesiz olarak disari çikmis olur. Bu olayi birde su algoritma ile yapalim:
Pencereden disari bak.
Eger hava yagmurlu degilse 4. adima geç.
Semsiyeni al.
Disari çik.
Gördügünüz gibi ayni isi 2 farkli algoritma ile yaptik. Dikkat ederseniz iki islemin de ayni sonucu verecegini görürsünüz. Bu sefer tersten yaptik isi. 2. adim bir karar verme adimidir ve eger hava yagmurlu degilse 4. adima geçmeye karar veriyor, 3. adim yapilmamis (atlanmis) oluyor ve semsiye alinmadan disari çikiliyor. Eger 2. adimdaki sart yanlissa, yani hava yagmurluysa 4. adima geçmiyor ve 3. adimdan devam ediyor islemlere. Bu durumda semsiye de alinmis oluyor.
Buraya kadar okuduklarimiza göre programciyi “Problemi analiz eden ve onu bir programlama dili ile bilgisayara anlatan, yazan, programlayan kisi” olarak tanimlayabiliriz. Algoritma ise “Programcinin Problemi analiz ettikten sonra onu en kisa ve en hizli çözmek için gelistirdigi yoldur”.
Artik genel olarak algoritmayi anlamis olduk.  Şunu unutmayalım ki iyi bir program önceden tasarlanmis ve bütün kullanim amaçlari belirlenmis programdir. Aksi takdirde isimiz hizlanacagina yavaslayabilir de..
kaynak:http://www.muhendisbeyinler.com/algoritma-ve-programlama/

1 Mart 2014 Cumartesi

7 gün bunları yapın zekanız parlasın!


Hangimiz bir gün yataktan kalkıp da daha akıllı olduğumuzu görmek istemeyiz ki? Bu dilek her ne kadar ütopik olarak görülse de bir bilim adamının yöntemi, 1 hafta gibi kısa bir sürede, zekayı yüzde 40 oranında arttırmanın mümkün olduğunu ortaya koydu.
Beynin herhangi bir kas gibi olduğunu ve egzersizlerle güçlenebileceğini öne süren İskoçya’daki Edinburgh Üniversitesi’nin Biyomedikal bölümünden Prof.Mark Lythgoes’in 1 hafta süren programı BBC’de yayınlandı.
Programa katılan 100 kişinin IQ’larında, yüzde 40 oranına varan artış göründü. Bu artış katılımcıların programa katılmadan önce girdikleri testle, programdan sonra uygulanan test sonuçları karşılaştırılarak elde edildi.

İşte bir haftalık program

Cumartesi: Dişinizi her zaman kullandığınız elinize değil, diğeriyle fırçalayın ve gözünüzü kaptarak duş alın.

Pazar: Sabah saatlerinde bulmaca çözün ve kısa yürüyüşe çıkın.

Pazartesi: Akşam yemeğinde yağlı balık yiyin. İşe ya yürüyerek ya  bisikletle ya da daha önce kullanmadığınız bir araçla gidin.  

Salı: Sözlükten bilmediğiniz sözcükleri öğrenin ve bunları günlük konuşmanızda kullanmaya çalışın.

Çarşamba: Yoga, Pilates ya da meditasyon derslerine katılın. Daha önce tanımadığınız bir insanla konuşun.

Perşembe: İşe daha önce kullanmadığınız bir yoldan gidin ve televizyonda ciddi  bilgi programlarını izleyiniz.

Cuma: Alkol ve kafein tüketmekten kaçının.  Alışverişe çıkarken listeyi ezberlemeye çalışın.



Kaynak:  The Guardian-Men’s Healt

28 Şubat 2014 Cuma

spora bir ara başlayacağım ama ne zaman ???

Arkadaşlar sizlere spor hakkında bahsetmek istiyorum spor yapmak bir kişiye neden zor gelir.  Herkesin içinde spor yapmak gelir ama spor yapanların sayısı çok azdır. Bunun nedeni:  spor yapmanın etkilerini insanların hemen görememesidir. Bu nedenle de insanlar pazartesi spora başlar bir hafta tamamlanmadan sporu bırakırlar. Spor yapmanız için düzenli bir hayatınızın da olması gereklidir. Neden mi? Çünkü;  kişi sporu her zaman erteler. Diğer işler ona göre daha önemlidir ve en son sporu yapar o yüzden düzenli bir hayatımızın olması bu ertelemeyi ortadan kaldırır. Düzenli bir hayatımızın olması  her  zaman aynı saatte spor yapmamıza olanak sağlar. Bu da spor için çok önemlidir.  Düzenli spor yapmanız sizi sürekli zinde tutar. Gittikçe artan obezite hastalığı nedeniyle dünyanın geleceği şişman kısa boylu sağlıksız bir nesille karşı karsıya neden bunu değiştirmeyelim ki  neden bekliyoruz  ve koşmuyoruz. Biz hep evde top oynanmaz diyerek yetiştirildik oysa top oynayalım bırakın ne olacak ki vazo mu kırılacak bırak kırılsın sağlığımdan daha mı önemli? Alt kattaki komşu mu kızacak kızsın hem siz onlara kötülük yapmıyorsunuz. Bir düşünün siz ses yaptınız ve alt kattaki komşu o kadar merdiven çıkıp sizin kapınıza gelir ve sizi uyarır. O da spor yapmış olur. Bu son söylediğimde ciddi değildim. Benim yüzümden kimse rahatsız olsun istemem ama spor yapmanın değerini yaşlanınca da anlıyoruz. Yakınınızdaki yaşlılara bir bakın.  çoğu bacak ağrılarından, boyun ağrılarından ve sırt ağrılarından şikayetçi. Şimdi gidip “senin neden sırtın ağrıyor biliyor musun  spor yapmadığın için” dediğinde genellikle şu cevabı duyarsın “ne sporu be benim yaptığım iş zaten spordu” der. Ya arkadaş senin yaptığın iş başka spor başka sen çalışırken dikkat ediyor musun bu kasım çok çalıştı biraz da diğerini çalıştırayım diye. Neyse arkadaşlar bu muhabbet böyle devam eder durur. Ama siz asla haklı çıkmazsınız bu yüzden de fazla da ısrar etmeyin amcalara nenelere onların da kalbini kırmamak gerekir. Spor yaparsam derslerim aksar diye düşünüyorsanız da yanlış bir düşünce içinizdesiniz demektir. Spor yapmak vücudu öyle bir  hale getirir ki siz istemeseniz de sizin öğrenmenizi hızlandıracaktır. O yüzden siz günde 2 saat ders çalışıyorsanız 1 saat ders çalışarak aynı şeyleri öğrenebilirsiniz.  Ama ben 2 saat ders yapacağım ders yapmak benim hobim ben ders yapmayınca gözüme uyku girmez derseniz bu sizin tercihinizdir. Herkese sağlıklı günler diliyorum.

Doğan Cüceloğlu - Başarıya Götüren Aile

27 Şubat 2014 Perşembe

Mutluluğun 7 Formülü

Bu Seminer İzlenmezse Hayatımız Eksik Kalır 2

Bu Seminer İzlenmezse Hayatımız Eksik Kalır 1

Ailede Korunması Gereken Değerler -Doğan Cüceloğlu

Düşüncelerinizi Değiştirin

http://www.youtube.com/watch?v=6T_4EK8Ep2U

Doğan Cüceloğlu-Anlam Verme Sistemi

Tesla ‘ya Neden Evlenmediği Sorulmuş?


“Bir ressam için, evet; bir müzisyen için, evet; bir yazar için, evet; ama bir mucit için, hayır. çünkü bu ilk üçünün ancak bir kadının verebileceği ilhama ihtiyaçları var, aşkları onları daha büyük eserlere yöneltmeli; ama bir mucidin vahşi, arzulu nitelikteki doğası çok yoğundur ve aşkını bir kadına yönelttiği takdirde bilime verebileceği hiçbir şeyi kalmaz.
Sanmıyorum ki, anabileceğimiz çok sayıda evli barklı mucit olsun”
Nikola TESLA

25 Şubat 2014 Salı

Whatsapp'a artık sesli konuşma geliyor.

Facebook alımından sonra iyice gücüne güç katan Whatsapp'a sesli arama özelliği geliyor.

Viber ve Skype gibi popüler uygulamalar ile kullanıcılar uzun süredir internet üzerinden yazışabilmenin yanında sesli görüşme de yapabiliyor. Ancak Whatsapp sadece yazışmayla sınırlı kaldığından sesli görüşme yapmayı isteyen kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılayamıyordu.
Ancak şirketten gelen son açıklama Whatsapp'ın bu desteği çok yakında kullanıcılarına duyuracağını gösteriyor. Böylece Whatsapp artık Skype, Tango ve Viber gibi uygulamalara da kafa tutabilecek.
Söz konusu özelliğin yıl ortasına kadar kullanıcılara sunulması bekleniyor.
kaynak:http://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/25886251.asp

Diğer gezegenler Ay kadar yakın olsalardı, böyle gözükürlerdi.



kaynak:https://plus.google.com/u/0/117908480214656410622/posts

Çok İlginç!!!



kaynak:https://plus.google.com/u/0/117908480214656410622/posts

21 Şubat 2014 Cuma

Uydumuz Turksat 4A Uzayda! (Video)


Uydumuz Turksat 4A Uzayda! (Video)

Türkiye'nin 5. uydusu olan Türksat 4A, Kazakistan'da bulunan Baykonur uzay üssünden fırlatıldı. Ulaştırma, Denizlilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, fırlatılan uydunun 5 dakika 47 saniye sonra atmosferin dışına çıktığını söyledi.


Turksat 4A'nın fırlatılışından 9 saat 13 dakika sonra roketinden ayrıldığını hatırlatan Elvan, bu gelişmenin uydunun başarıyla uzaydaki yerini aldığı anlamına geldiğini belirtti. Turksat 4A'nın roketten ayrılmasının ardından panellerini açtığı ve Güneş'ten gelen ışınları elektriğe dönüştürmeye başladığı ifade edildi.

Türkiye, Afrika, Avustralya, Japonya, İtalya ve Kanada'dan kontrol edilebilen uydunun, 24 Şubat'ta 50 derece doğu boylamında yerini alacağı ve yayın performans testlerinin yapılacağı açıklandı.

Uydunun ömrünün yaklaşık 30 yıl olması bekleniyor.



Read more: http://www.haberuzay.com/2014/02/uydumuz-turksat-4a-uzayda-video.html#ixzz2u1AKXp7H

Dünya'nın 6.4 Milyar Km Uzaklıktan Fotoğrafı!

Dünya'nın 6.4 Milyar Km Uzaklıktan Fotoğrafı!

Voyager 1, Güneş Sistemi'nin dış bölümünü incelemek üzere 1977'de uzaya gönderilmiştir. Zaman içerisinde Dünya'dan oldukça uzaklaşan uzay aracı, Şubat 1990'da 6.4 milyar km uzaklıktan Dünya'nın fotoğrafını çekmeyi başarmıştır. Fotoğraf dar açılı bir objektifle, mavi, mor ve yeşil filtreler kullanılarak çekilmiştir.

Güneş Sistemi'ndeki diğer gezegenleri de fotoğraflamayı başaran Voyager 1, sadece Güneş'e yakınlığından ötürü Merkür'ü fotoğraflayamamıştır.

Soluk Mavi Nokta olarak da adlandırılan Dünya fotoğrafı, daha sonraki yıllarda Carl Sagan'ın kitabının da ismi olmuştur.



Read more: http://www.haberuzay.com/2014/02/dunyann-64-milyar-uzaklktan-fotograf.html#ixzz2u19HYudt

Mars'a Gitmek Caiz Değilmiş!

Mars'a Gitmek Caiz Değilmiş!

İnsanoğlu, Güneş Sistemi'nin 4.gezegeni olan Mars'a gitmek için tüm imkanlarını kullanırken, Birleşik Arap Emirlikleri'nde bulunan İslam İşleri ve Aydınlanma Genel İdaresi bir fetva yayınlayarak "Mars'a gitmek caiz değildir" açıklamasında bulundu.


Yayınlanan fetvada, dönüşü olmayan seyahatlar yaşam için bir risk taşır ve İslam insan canına kıyılmasını onaylamaz ifadeleri yer aldı. Ayrıca başka bir gezegene yerleşmenin intihar tarzı bir girişim olduğu ve İslam'a intiharın haram kabul edildiği belirtildi.

Prof. Faruk Hamada'nın liderliğini yaptığı genel idare, "hayatı tüm tehlikelere karşı korumak tüm dinler tarafından kabul edilir" şeklinde açıklamada bulunurken, Kuran'ın Nisa suresine dikkat çekildi.

Ancak yapılan bu açıklama bilim çevreleri tarafından pek hoş karşılanmayacağa benziyor.


Read more: http://www.haberuzay.com/2014/02/marsa-gitmek-caiz-degil_20.html#ixzz2u17UkykC